Bursa’nın Şirin Beldeleri GÖLYAZI ve ULUABAT GÖLÜ (APOLLONT)

GÖLYAZI

Bursa şehir merkezine 22 km (yaklaşık 30 dakika) uzaklıkta, huzur dolu bir kasabadır. Bursa – İzmir karayolu kıyısında yer alan,  Uluabat Gölü (Apollont gölü)  aslında bir ada olan, anakaraya bir köprü ile bağlıdır. Tarihi, Roma dönemine kadar uzanmaktadır. Roma döneminden kalan yapıları, evlerin temel taşlarında görmek mümkündür. Apollon Krallığı’nın merkezi olarak bilinir.

GÖLYAZI KASABASI

1924’teki mübadele öncesinde, Rum nüfusun ağırlıklı olduğu bir kasabaymış. Mübadele sonrasında, Selanik’ten göç edenlerin bir kısmı buraya yerleştirilmiş.

Uluabat Gölü kıyısında doğa ile tarihin bir arada bulunduğu eşsiz bir güzellik sunmakta olan kasabaya,  köprüyü geçip, girince, karşınıza ilk önce kestaneciler çıkıyor. İsterseniz kestane alın, isterseniz göl kenarındaki kahveye oturup, çayınızı kahvenizi yudumlayarak yol yorgunluğunuzu atabilirsiniz.

Çok büyük olmayan, kasabada sahil boyunca dolaşmanızı tavsiye ederim. Tarihi havası, yemyeşil doğası, sıcak sohbetli köy kadınları, yemyeşil gölün emektar balıkçı amcaları, torunları ile tarih kokan evinin bahçesinde gülüp eğlenen tonton dedeler ve nineler, alın teri ile fırınından ekmeğini çıkaran hanım teyzeleri ile bizleri büyüleyecektir. Sokak aralarında gezerken Leyleklere de sık sık rastlamanız mümkün.

Uluabat Gölü (Apollont gölü) hakkında kısa bilgi verecek olursak; deniz seviyesinden yüksekliği 9 metredir. Mustafakemalpaşa Çayı’ndan beslenmekte olup, ayrıca Uluabat Deresi ile Susurluk Nehri’ne karışır. En derin yeri 4 metre civarında genelinde ise 1-2 metreyi geçmemektedir.  Uluabatlılar için bir geçim kaynağı olan balıkları ile ünlüdür. Turna, Kefal, Sazan balığı, gölden en çok çıkarılan balıklardır. Dilerseniz kişi başı 5- 6 TL ödeyip, gölde kısa bir gezi yapabilirsiniz.

Ağlayan ÇınarKöprünün anakara tarafında bulunan, yaklaşık 500 yıllık bu çınar ağacı da gölgesiyle, göl kenarında keyif yapmak isteyenleri güneşten koruyor…  500 yıl boyunca kim bilir kimler faydalanmıştır. Gölgesinden…