Bursa’nın Şirin Beldeleri – İZNİK (NİCEA)

Binlerce yıldır farklı kültür kalıntıları ile sentezlenen. Yüzyıllar boyu tarih sayfalarının baş köşelerin de yer almış, tarihinde üç kez başkent olmuş İZNİK (NİCEA)…

iZNİKİznik, Osmanlı dönemi Türk çini ve seramiği ile özdeşleşmiş bir isimdir. M.Ö. 4. Yüzyıldan  bu yana varlığını sürdüren bu küçük ve şirin yerleşimin İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan yola yakın bir konumda bulunması  ilçeye önemli bir canlılık getirmiştir.

Şarap tanrısı Dionysos’un kentidir İznik… Mitolojiye göre;  Sangarios (Sakarya) Irmağı ile Tanrıça Kybele’nin  kızı olan Nikaia hiç evlenmeyeceğine dair ant içmiş. Kırlarda, ormanlarda, sularda yaşar, avlanırmış. Günün birinde Hymnes adlı bir çobana rastlamış. Çoban güzel Nikaia’yı görür görmez âşık olmuş. Fakat Nikaia çobana yüz vermemiş ve attığı bir okla onu öldürmüş. Aşk tanrısı Eros bu davranışa çok içerlemiş ve Nikaia’dan  öç almak için şarap tanrısı Dionysos’a başvurmuş. Ne  var ki Dionysos da güzel Nikaia’yı derede yıkanırken görüp âşık olmuş. Çoban Hymnes gibi kendisinin de öldürüleceğinden korkan Dionysos Nikaia’nın su içtiği  ırmağa şarap katmış ve sarhoş olan Nikaia’yı baştan çıkarmış. Nikaia Dionysos’dan gebe kalınca canına  kıymaya kalkmış fakat şarap tanrısına boyun eğip  çocuğu doğurmuş. Dionysos da Hindistan’a yaptığı bir  yolculuk dönüşünde Nikaia’nın şerefine bu  kenti kurup adına sevgilisinin adı olan NİKAİA demiş.

TARİHÇE:

Kent yakınlarındaki Karadin, Çiçekli, Yüğücek ve Çakırca Höyüklerinde M.Ö. 2500 yıllarına inen uygarlık izleri saklıdır. M.Ö. VII. yüzyılda Trak kavimlerinin göçlerinden önce burada kurulan yerleşim ‘Helikare’ adını almıştır. Kentte basılan sikkelerde Khryseapolis (Altın Şehir) adı okunmaktadır.

Makedonya İmparatoru İskender’in generali Antigonos tarafından M.Ö. 316 yılında yenilenen kent Antigoneia adını almıştır. İskender’in ölümünden sonra Antigonos ile general Lysimakhos arasındaki savaşı kazanan Lysimakhos kente, Antipatros’un kızı olan eşi Nikaia’nın adını vermiştir.

M.Ö. 293’te Bithynia Krallığı’na bağlanan kent, önemli mimari yapılarla süslenmiştir. Bir süre Bithynia Krallığı’nın başkenti olan Nikaia daha sonra Roma’nın önemli bir yerleşimi olarak varlığını sürdürür.

Nikaia, Bithynia havarilerden Petrus’un çabaları ile Hıristiyanlık ile tanışır. İmparator l. Constantinus döneminde Hıristiyanlık üzerindeki yasaklar kalkar. 325 yılı yazı başında Nikaia, Hıristiyanlık için çok önemli bir olaya sahne olur ve Birinci Konsül, Senatus Sarayı’nda toplanır.

İmparator Constantinus’un da katıldığı toplantıda iki önemli görüş tartışılır. İskenderiyeli din adamı Arius’un görüşü Hz. İsa’nın sadece bir insan olduğu ve tanrıdan dünyaya gelmediğidir.” Kısa sürede taraftar toplayan bu teze, Piskoposlar karşı çıkmıştır.

Hıristiyan dünyasınca bugün de savunulan “Hz. İsa’nın Tanrı’ nın oğlu olduğu” tezi uzun tartışmalardan sonra kabul görmüştür. Hıristiyanlıkla ilgili yortu günleri ve Nikaia Kanunları adı ile bilinen 20 maddelik metin bu Konsülden sonra kabul edilmiştir. 787 yılında İznik Ayasofya’sında VII. Konsül toplandı. İmparatoriçe İrene’nin önderliği ile resim ve heykel üzerindeki yasaklar kaldırıldı. İznik, Selçukluların da ,Bizanslıların da başkenti olmuştur.

1331 yılında Osmanlı orduları tarafından ele geçirilen İznik, Osmanlı dönemiyle birlikte canlanmaya başladı. Osmanlı idaresinde İznik, sanat, ticaret ve kültür merkezi oldu. Orhan Gazi Medresesinde birçok ünlü ders verdi. Davud-u Kayseri, Ebul Fadıl Musa, Eşrefoğlu Abdullah Rumi gibi ünlü tasavvuflar İznik’te yaşadı ve eserler verdi. Osmanlı döneminin ilk cami, medresesi ve imareti İznik’te inşa edildi. XIV ve XV. yüzyıllarda XVI. yüzyılda İznik bir sanat merkezi olmuş, dünyaca ünlü çini ve seramikler burada üretilmiştir. İznik, Hellenistik çağdan kalma ızgara planlı kent yerleşimi, Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kalan anıtsal yapıları ile tarihi kent dokusunu bütün canlılığıyla korumaktadır.

GEZİ PROGRAMI: 

Kenti tümüyle çevreleyen İznik surlarını gördükten sonra, Senatüs (Bizans Sarayı), Gymnasium, Ayasofya Kilise Camii, Koimesis Kilisesi, Yakup Çelebi Türbesi, Hagios Triphanos Kilisesi, İstanbul Kapısı, Hipoje ( yeraltı mezarı), Dört Tepeler Tümülüsü, İznik çinileri ile ünlü Yeşil Camii, Lefke Kapısı, Nilüfer Hatun İmareti (İznik Müzesi) ve Eşref-i Rumi Camii gezileri.  İznik’in meşhur Çini Atölyelerini ve Pişmaniye Atölyelerine de mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.

Nilufer Hatun İmaratkhenesiNİLÜFER HATUN İMARETİ (İZNİK MÜZESİ)

Bugün müze olarak kullanılan önemli yapı 1388 yılında I.Murat tarafından annesi Nilüfer Hatun anısına inşaa ettirilmiştir. XIX yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Osmanlı mimarisinde ilk kez ters T planlı olarak yapılmış imarettir. Bina üç sıra tuğla bir sıra taş biçiminde inşaa edilmiş olup, zengin ve renkli bir taş ve tuğla işçiliğine sahiptir. 19. yüzyılın sonlarına kadar imaret işlerini sürdürmüştür. 1960 yılında restore edilen Nilüfer Hatun İmareti aynı yılın sonunda müze olarak halkın ziyaretine açılmıştır. Müzede İznik ve çevresinde bulunan arkeolojik buluntular ile Ilıpınar, tiyatro ve İznik çini fırınları kazılarında çıkarılan eserler sergilenmektedir. Müze bahçesinde Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı eserleri yer almaktadır.

İznik AyasofyaAYSOFYA MÜZESİ 

M.S. 787 yılında VII. Ekümenik Konsil’in  toplandığı bu kilise, Hristiyanlık dini açısından oldukça önemlidir. İlçe  merkezinde, kentin dört ana kapısına ulaşan yolların kesiştiği noktada yer almaktadır. İlk olarak 4.yy’da yapılan kilise kalıntıları üzerine 6. Yüzyılda da Justinianus tarafından yeniden inşaa ettirilmiştir. 11. Yüzyılda  meydana gelen deprem sonrası yıkılan yapı üç nefli bazilika tipinde yeniden inşaa edilmiştir. Bu yeni yapının geometrik desenli renkli mermer döşeme mozaiği ile aziz ve havari betimlemeli freskleri oldukça ilgi çekicidir. 1331 yılında Orhangazi’nin İznik’i fethinden sonra, bazilika kilise camiye çevrilmiştir. Kanuni döneminde Mimar Sinan tarafından yapılan önemli değişikliklerle; önüne bir minare eklenmiş ve duvarları nakışlarla bezenmiştir. Günümüzde müze olarak hizmet vermektedir.

İznik Yeşil CamiYEŞİL CAMİİ

İznik’te sembolleşen ve en muhteşem kültür varlıklarımızın başında gelen Yeşil Camii adını Turkuaz renginde çinili ve tuğlalı minaresinden almıştır. Osmanlı sanatına, Selçuklu minare geleneğinin yansımasının en iyi örneklerinden biri olan bu cami 1378–1392 yılları arasında Çandarlı Halil Hayrettin Paşa tarafından Mimar Hacı Musa’ya yaptırılmıştır. Erken Osmanlı döneminin tek kubbeli camileri arasında en görkemlilerindendir. Mermerlerden yapılmış caminin mihrabında görülmeye değer zengin bir taş işçiliği vardır. Eşsiz minaresi caminin sağ köşesinde yer alır. Gövdesi mavi ve yeşil renkli çinilerle  zikzaklı mozaik tekniğiyle bezenmiştir.

İznik SurlarıİZNİK SURLARI

İznik’in iki ana caddesinin kesiştiği noktadan bakıldığında dört ana kapı gibi görünen ve İznik’in çevresini beş kenarlı çokgen şekilde kuşatan surlar 4970 metre uzunluğundadır. Helenistik dönemde inşa edilmeye başlayan surlar Roma ve Bizans dönemlerindeki kısımları günümüze ulaşabilmiştir. VIII. yüzyılda sur duvarları tiyatrodan getirilen taş ve yapı malzemeleriyle yükseltilmiş ve burçlar ilave edilmiştir.

Lefke KapıTARİHİ KAPILAR

İznik’in sembolü olan tarihi kapılar; Roma İmparatorları Vespasianus (69–79) ve Titus (79–81) dönemlerinde yapılmıştır. 123 yılında İmparator Hadrianus döneminde esaslı bir onarım görmüştür. Kentin ayakta kalabilen en görkemli kapıları İstanbul Kapı, Lefke Kapı ve Yenişehir Kapı’dır.  Göl Kapı ise yıkık durumdadır. Kapılar Roma dönemi mimarlığının teknik ve üslup özelliklerini yansıtması bakımından önemlidir. İznik’in dört ana kapısının aslında birer zafer takı olduğu, bunların duvarlarla birbirine bağlanarak surların oluşturulduğu anlaşılmaktadır.

NE YENİR ?
İznik’te gölün nimetlerinden faydalanmalı. Yayınbalığının tavası ve şişi meşhur. Bir de karivites’in tadına mutlaka bakılmalı. Deniz ürünleri yemeyi tercih etmeyenlere Köfteci Yusuf’u önerebilirim. Köfte ve sucuklarının tadını unutamayacaksınız…